10 Haziran 2011 Cuma

Sosyal Paylaşım Sitelerine Giriş Sınavı (SPSGS)


Günümüzün okumayan, araştırmayan, sorgulamayan ama bir o kadar da trendlerden haberdar olan gençliği maalesef sosyal paylaşım sitelerinde sosyal paylaşım katliamı yapıyor. Bilgi kirliliğine ve gereksiz kalabalığa yol açan bu kitle, önemi her geçen gün artan sosyal paylaşım sitelerinin amacından sapmasına, bilinçli kullanıcıların çileden çıkmasına ve bu mecralardan uzaklaşmasına sebep oluyor.

Örneğin, kullanıcısı her geçen gün hızla artan ve yaygınlaşan Twitter'ı ele alalım. Bu sitede "trends (gündem)" diye bir bölüm vardır, bilindiği gibi burada hakkında en çok konuşulan (tweetlenen) anahtar kelimeler sıralanır.  Bizler, malum Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz ve bu ülkede gündem çok hızlı değişir. Sadece bir gün içerisinde bile çok önemli bir çok olay art arda yaşanabilir ve bu durum da insanlar tarafından çok doğal karşılanır. Twitter doğru kullanıldığı vakit, çok hızlı bir haber kaynağı, etkili bir örgütlenme aracıdır. Bu bağlamda, Türkiye'de ve dünyada yaşanan gelişmeler anında twitter'a düşer (twitter ağzıyla) ve hemen hakkında konuşulmaya başlanır. Ancak bu, yukarıda bahsettiğim okumayan, araştırmayan, sorgulamayan birtakım sosyal paylaşımcılar, her zaman içerik hakkında net bilgi vermeyen dikkat çekme amacıyla yazılmış haber başlıklarını görür görmez, içeriğine bakmadan, bilgi sahibi olmadan; fikir sahibi olurlar ve hemen konu hakkında konuşmaya başlarlar. Daha vahimi, haber kaynaklarını takip etmeye tenezzül bile etmeyen kara cahil sosyal paylaşımcılar da vardır. Bunlar ise, sadece haber başlığını okuyup konu hakkında ahkam kesen diğer sosyal paylaşımcıların yazdıklarını referans alarak, konunun erbabı edasıyla daha ateşli yorumlar yapmaya başlarlar. Sonrası müthiş bir bilgi kirliliği ve sosyal paylaşım katliamıdır.. Aralardan doğru bilgi içeren tweetleri ve mantıklı yorumları ayıkla ayıklayabilirsen ya da çileden çık, kapat git twitter'ı...

Bir de bizim Türkiye'de siyaset çok hararetlidir. Hem vatandaş hem de siyasetçiler çok heyecanlıdırlar, deli doludurlar. Hele ki şu anda da içinde bulunduğumuz seçim dönemlerinde ortalık yangın yeri gibidir. Herkesin öyle ya da böyle bir siyasi tercihi ve görüşü olduğu gibi birçokları bunu şuurlu veya şuursuz savunmaya, empoze etmeye bayılırlar, kendilerine görev sayarlar. Bunlar için, kendini dahil ettiği grubun rakiplerine karşı büyük bir nefretle saldırmak adeta delikanlılıktır(!?). Sosyal paylaşım siteleri de bu delikanlılık(!?) yapan klavyeşörlerin rahat rahat atıp tutabileceği, kaçak güreşebileceği yegane mecralardandır. Karşı tarafı düşman, öcü, pis, kaka gördüğü için bu bilinçsiz klavyeşörler, karşı tarafın savunduğu her fikre küfür etmeyi boyunlarının borcu bilirler. Ancak bir sorun vardır bazılarında, küfür ettikleri fikirlerin ne olduğunu, neyi savunduğunu, anlamını falan hiç bilmezler, merak da edip araştırmazlar; sadece saldırırlar... Hatta kendilerini dahil ettikleri grubun fikirlerini, savunularını bile bildikleri şüphelidir.

Mesela, muhafazakar gruba kendini dahil eden biri çıkıp cumhuriyete ve cumhuriyetin kurucularına küfür edebilmektedir. Ama düşünmez veya bilmez aslında cumhuriyet rejimi içinde ve onun olanaklarıyla yaşadığını... Acaba kendisi oligarşiyi mi istiyordur da cumhuriyete küfür ediyordur? Ya da cumhuriyet ne, oligarşi ne biliyor mudur da konuşuyordur? Hatta acaba kendisini dahil ettiği grup cumhuriyete karşı mıdır da, o da ona istinaden cumhuriyete küfür ediyordur? Alakası yok! Diğer taraftan düşünelim; kendisini sosyal demokrat gruba dahil etmiş birisi de kalkıp dine küfür edebilmektedir. Aslında kendisi ve ailesi de o dine mensuptur ama zamanla, karşıt olduğu gruptan ötürü protest bir zihniyete sahip olmuştur. Mensubu olduğu dini, karşıt olduğu grubun bir fikriymişcesine indirgeyip, aşağılayabilmekte, düşmanlık besleyebilmektedir. Merak edip araştırmaz, okumaz aslında dininin ne anlattığını, siyasete malzeme edilenle alakası olmadığını... Bu örnekleri her türlü grup gönüllülerine uyarlayabiliriz.

İşte bu bilinçsiz klavyeşörler, sürekli internet başındadırlar ama bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu, bu kadar derin ve uçsuz bucaksız mecrada google'a bir gireyim de cumhuriyet neymiş, demokrasi neymiş, laiklik neymiş, İslamiyet neymiş, başkanlık sistemi neymiş, parlamenter sistem neymiş, Atatürk ne yapmış, Türkiye tarihinde neler olmuş, Osmanlı tarihi, Selçuklu tarihi, Orta Asya Türk tarihi... Veya Ergenekon iddianamesi ne diyor, trendlerdeki haberin içeriği ne ..v.s. bi araştırayım demezler. Ama senenin moda renklerini, televizyon dizilerinin gününü-saatini, tüm oyuncuların özel hayatlarını, yeni çıkan video klipleri falan ilk bilenler de, her şeye ilk yorum yapanlar da onlardır.

Bu bahsettiğim sosyal paylaşım klavyeşörleri, Facebook'ta da boş durmazlar, benzer katliamları çeşitli paylaşım yollarıyla orada da yaparlar ama neyse ki orası biraz daha farklıdır ve daha fazla bireylerin kontrolündedir; herkesin yazdığı, paylaştığı görülmemektedir. Şimdi diyebilirsiniz, twitter'da da sadece takip edilen kişilerin yazdıkları ekran akışında görülür, orası da bireylerin kontrolündedir.. Evet, büyük oranda öyle ama üstünde durduğumuz nokta, doğru kullanılırsa aslında bir nimet olan ortak paylaşım alanları ve buralardaki bilgi kirliliği, cehalet, bilinçsiz ahkam kesmelerdir.

Sözün sonu; "sosyal paylaşım sitelerine giriş sınavı" yapılsa, üstüne tartışılan konular hakkında bir şeyler öğrenilmeden, bilgi sahibi olunmadan yorum yapılamasa nasıl olurdu?