17 Ocak 2012 Salı

Gençlerin ve Çocukların Bayramları

Birkaç gün önce, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen bir yazı bir anda gündemi sarstı, kafaları karıştırdı. Bu resmi yazıya göre, artık 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın sadece Ankara'da stadyumda; diğer tüm illerde ise okullarda kutlanacağı belirtiliyordu. Bu haberin ardından, başta sosyal medya olmak üzere, bir anda ortalık hareketlendi, tepkiler ardı ardına geldi; kimileri endişelerini, kimileri ise desteklerini dile getirdi. Bunun üstüne bazı yetkililer açıklama yaptılar, ama belli ki henüz bayramlarımızın nasıl kutlanacağı netleşmemiş, sadece nasıl olmaması gerektiği görüşülmüştü..



Tartışmalar hala devam ediyor, ne olduğunu bilen/bilmeyen çok kişiler konuşuyor. Bazıları bu kararın iptali için Danıştay'a dava bile açtı. Ortada ise merak edilen bir gerçek var: bundan sonra milli bayramlarımız nasıl olacak?

Beni de son derece ilgilendiren bu konu hakkında, naçizane fikirlerimi yazmak istedim.



23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nin en kıymetli, en mutlu, en kutlu günleridir. Çünkü bu günler, Türk Milleti'nin ve onun devletinin varlığını, varlık mücadelesini, tarihini, şanını, milli değerlerini andığı; bunlarla gurur duyduğu, çocuklarına öğrettiği ve yeni nesillere aktardığı günlerdir. Adı üstünde bayramdır, şenliktir.. Ama zamanla siyasi iktidarların uyguladıkları politikalarla değişimlere uğramıştır ve biraz amacından sapmıştır. 

Özellikle gençlerin ve çocukların bayramı olan 23 Nisan ve 19 Mayıs'ı ele alırsak, uzun süredir uygulanagelmiş halleriyle; resmi geçit törenleri, öğrencilerin belli bazı koreografiler dahilinde stadyumlarda yaptığı gösteriler, danslar, halk oyunları, şiirler ve müzikler eşliğinde kutlanmaktadır. Ama bu sistemde bayramın esas sahipleri olan çocuklar ve gençler bayramın tadını yeterince alamamakta, şenliğini yaşayamamakta, bilincine varamamaktadır. Gerçek şu ki; bir değişim gereklidir, ama kesinlikle ve kesinlikle bu bayramlar ihmal edilmemeli, önemsizleştirilmemeli ve unutulmamalıdır. Aksine güncelleştirilmeli, modernleştirilmeli, geliştirilmeli; etkinleştirilip, yaygınlaştırılmalı ve çok daha coşkulu kutlanmalıdır.

Peki nasıl olmalıdır?

Bence şöyle olmalıdır:

Her okuldan seçilen öğrencilerle il ve ilçe genellerinde komiteler kurulmalıdır, bu öğrenciler kendi okullarındaki arkadaşlarından da aldıkları öneri ve istekler doğrultusunda, her bayram için 1 haftalık bir etkinlik programı hazırlamalıdırlar. Öğretmenlerin, (milli eğitim müdürlüğü, gençlik ve spor il müdürlüğü, valilik, belediye gibi) kamu kuruluşlarının ve hatta STK'ların da desteğiyle hazırlanan etkinlik programı organize edilmelidir. Sorumluluk ise Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda olmalıdır. Bu etkinlik programlarında profesyonel ve amatör genç grupların konserleri; dans ve folklor gösterileri; özellikle cumhuriyet tarihi ve milli mücadele yıllarının anlatıldığı bunun yanı sıra da Osmanlı ve daha eski Türk tarihinin anlatıldığı paneller, belgesel ve film gösterimleri; resim yarışmaları ve sergileri; spor müsabakaları, yarışma oyunları; geleneksel ve modern sokak tiyatroları.... v.b. sanatsal, sosyal ve sportif etkinlikler ile elbette sokaklarda kortej ve fener alayı (ama askeri nizamda değil) yer almalıdır. Hatta bu programlar, uluslararasılaştırılmalı, diğer ülkelerden de misafir gençler dahil edilmelidir. Yani bu kutlamalar tam anlamıyla şenlik tadında olmalı, gençler hem eğlenmeli hem öğrenmelidirler. Kültürel erozyona uğramış, asimile olmaya yüz tutmuş, tarihini, atasını tanımayan, ülkesine sahip çıkmayan bir gençlik yaratılmasının da önüne geçilmelidir. Ayrıca böylesi organizayonlarla, gençlerin sanatsal, sosyal ve sportif ilgilerinin artmasına ve bu aktivitelere yönelmelerine ortam verilmiş olacaktır. Bayram neşesi vatanın dört bir yanına yayılacak, 7'den 70'e herkes bu coşkuya ortak olabilecektir. Gereksiz, kasıntı ve soğuk protokol düzeni veya programı da olmamalıdır. Devlet erkanı, yöneticiler ve milletin temsilcileri mümkün olduğunca halkla iç içe olmalıdır.

Bunların hiçbiri yepyeni, hiç uygulanmamış fikirler değildir; bir çok belediyenin halihazırda bunlardan bazılarını yaptığını biliyoruz. Ama önemli olan bunların yerelde geniş çaplı, büyük bir organizasyon çatısında birleşmesi ve bu organizasyonun planını gençlerin yapmasıdır.

Unutmayalım ki, bu bayramlar gençlerin ve çocukların bayramlarıdır. Diledikleri gibi kutlamak, eğlenmek ve bunun yanı sıra geçmişini öğrenmek, o günleri anlamak onların hakkıdır. Beş dakikalığına makam koltuklarına çocukları oturtmak onlara bu ülkede söz sahibi olma haklarını kullanma özgürlüğünü vermez. Bırakalım komitelerini kendileri seçsinler ve yönetsinler, organizasyonlarını kendileri yapsınlar ki küçük yaşta hem sorumluluk almayı, hem söz sahibi olmayı hem de demokrasiyi yaşayarak öğrensinler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder